- Basın Bildirileri
Azınlıklar, kendi anayurtlarındaki bölgelerin ekonomik ve kültürel gelişmesine katkıda bulunup, bölgeler arası işbirliğinde köprü kurucu olmakla birlikte, bu katkıları her zaman kabul ve tensip görmemiş, bundan istifade edilmemiş ve sunabileceği imkanlardan her zaman yararlanılmamıştır. İşte bu belirttiklerimiz, Brüksel'de gerçekleştirilen iki günlük FUEN-Konferansı ardından ortaya çıkan sonuçlardan bir kaç tanesini oluşturmaktadır. 30.Kasım ile 1.Aralık tarihlerinde yapılan, Avrupa Birliği Bölgelerindeki Azınlık Toplumları ve Dil Grupları ile ilgil olarak ''Bölgelere Güçlü Kök Salmış'' başlıklı etkinlik EAB Bölgeler Komitesi tarafından düzenlenmiştir.
FUEN Başkanı Bay Lorant Vincze yaptığı selamlama konuşmasında şöyle demiştir: ''Elli Milyon insan ya ulusal bir azınlık ya da bir dil grubunun mensubu olup, güçlü bir bölgesel kimliğin tadını çıkartmaları nedeniyle, kendilerince anayurt olarak tanımladıkları Avrupa bölgelerinden birinde yaşamaktadır. Bölgesel politika, Avrupa İşbirliği için ekonomik, sosyal ve kültürel gelişme doğrultusunda fiili çözümler ve müşterek projeler yaratan müessir çerçevelerden birini sunmaktadır..Ne yazıktır ki; azınlıkların rolü ve katkısı bu çerçeve içinde apaçık görülmemektedir. Azınlıkların ekonomik sosyal gelişimle , ülke toprağına müteallik birlikteliğin güçlenmesi doğrultusunda sunduğu imkanlardan ancak asgari ölçüde istifade edilmiş ve artık bu konuda daha fazla iş yapmanın zamanı da gelmiştir''.
Avrupa Halk Ulusları Çatı Organizasyonu Başkanı sözlerine devamla, Bölgesel politikanın FUEN'in en önemli projelerinin, yani Minority SafePack Initiative adlı projesinin çekirdek unsurlarından biri olduğunu ifade etmiş ve Avrupa Birliği'nden, bölgesel fonlara ait müşterek hükümleri , tematik hedeflerin ulusal azınlıkların korunmasını ve kültürel ve dilsei çeşitliliğin teşvikini kapsayacak şekilde değiştirmesini talep ettiklerini ifade etmiştir.
İçindeki Sosyal ve Ekonomik Gelişmeye Katkısı'' konulu ilk panelin moderasyonunu, çok dillilik uzmanı Bay Johan Hagmann icra etmiştir. Csongrad (Macaristan) Bölge Meclisi Başkan Yardımcısı Bayan Anna Magyar yaptığı temel ilkeler konuşmasında, Avrupa vatandaşlarının % 15'inin, doğdukları ülke çoğunluğundan daha farklı bir kimliğe sahip olduğuna ve bunun gerçek çeşitlilik gerçeğini ortaya koyması nedeniyle, kendi kimliklerini muhafaza etme hakkına sahip olduklarına işaret etmiştir. Magyar devamla ''Azınlıklar kültür ve kültürel mirasın muhafazasına katkıda bulunup, bir bölgedeki turizmi teşvik edebilirler. Yerel ve bölgesel politikacılar bunu desteklemek istemekle birlikte, ulusal karar vericiler bazen bölgesel inisyatifleri bloke edebilmektedirler'' demiştir.
İspanya'nın güçlü ve otonom bir bölgesi olan Navarra'nın sunumunu yapan Mikel Irujo Amezaga, başarının anahtarını bask dilinde ve sosyal müteşebbisçiliğin bölgedeki geniş şekilde tesis edilmiş kooperatiflerde görmektedir.
AdR üyesi ve Harghita Beldesi Başkanı Borboly Csaba, içinde Macarların çoğunlukta yaşadıkları ve bölgenin itici gücünü oluşturdukları beldenin sunumunu şöyle özetledi: Turizm. Adıgeçen, genç neslin göç etmesini önleyecek, ya da göç etmiş olanları geri dönüşe yönlendirecek programların gereksinimini vurgulayarak, bunun, kimlik muhafazasında anahtar konumunda olduğunu ifade etti.
FUEN bünyesinde Avrupa Diyalog Forum Başkanı Jens A.Christiansen içinde azınlıkların köprü kurucu, diyalok tesis edici ve bölgeler arası işbirliğini sağlayan azınlıkların bulunduğu Almanya ve Danimarka sınır bçlgesini tanıttı. Adıgeçen sözlerine devamla azınlıkların gitgide bir nevi kaynak olarak kabul edildiklerini ifade ederek, azınlıkların sadece bir kaynak olarak tanınmasının yeterli olmadığını ve işbirliği konusunda uygun bir çerçeve yaratılmasının gerektiğini sözlerine ekledi.
Avrupa Ulusal Topluluklarını Güçlendirme Camiası Yönetim Kurulu üyesi Davide Zaffi ise Güney Tirol'ün ekonomik olarak neden verimli bir ülke olduğunu açıkladı. Zaffi bu cevabın bir bölümünü bölgede göze çarpan güçlü bir otonominin var olmasıyla açıklanacağını ifade etti ve : Daha kararlı olma gücü ve maddiyatla birlikte ahalinin ihtiyaçlarına karşılama imkanını sağlanabilir Burada dil de tabii ki çok önemlidir.: Süd Tirollüler için dil bir nevi alınabilen bir madde ya da bir kültür mirası değil, bilakis her şey için bir temel konumundadır diyerek şu tavsiyede bulundu: Kamusal yaşam dille ilgili bakış açısını dikkate almak zorundadır.
Perşembe günü yapılan oturumda ise, FUEN Başkanlık üyeleri Halit Habip Oğlu, Olga Martens, Dieter-Paul Küssner ve Göta Toff'un aktif katkılarıyla azınlıklar ve azınlık dostu bölgeler hakkında yapılan açık bir müzakereyle son buldu. Avrupa Parlamento Milletvekili Csaba Sogar oturuma girizgahı içeren sözleriyle birlikte, yerli azınlıkların refahının temini için çoğunlukla sağlanacak bir uyumun şart olduğunu tespit ederek, buna ancak bir diyalog sayesinde ulaşılabileceğini belirtti. Tüm Avrupa ülkelerinin azınlıklarıyla böylesine bir uzlaşıya varmadıklarını belirten Sogor, diyaloğa tamamen karşı çıkılmasının kabul edilemeyecğini ifadeyle sözlerini şöyle bitirdi: ''Çoğunluk ve azınlıklar arasında yasal ve kurumsal garantiler olmaksızın barış içinde süregelecek bir beraber yaşamın tesisi imkansızdır. Avrupai kurumlara yönelmek suretiyle azınlık sorununun gündeme taşıması ve şu ana kadar gerçekleşmeyen bir ortamda diyaloğu kavraması nedeniyle Minority SafePack Initiative adlı halk girişimi önenmlidir''.
Dieter Paul Küssner'in moderasyonu altında gerçekleştirilen podyum görüşmesi ''Anayurda Kenetlenmek – Teritoryal Birlikteliğin Güçlendirilmesi ve Kültürel ve Dil Mirasının Korunması İçin Bölgesel Kimlik''. başlığını taşıyordu. AdR üyesi ve Avusturya'nin Tirol Federal Eyaleti Meclis Başkanı Herwig van Staa yaptığı açılış konuşmasında, Avrupa'nın çeşitlilik olmaksızın var olamayacağını vurguladı. Şayet söz konusu olan şey çeşitlilik ise, o halde üye ülkeler bunu sadece devletler bünyesinde görmeye temayül göstermektedirler ve bu durum daha bir kaç bölge için de geçerlidir. Van Staa konuşmasına devamla, azınlıkların karar süreçlerine katılma hakkına sahip olduklarını ve kendi kendilerini idare etmeyi hak ettiklerini ifade etti.
Belçika'daki Alman Camiası Başbakanı Oliver Paasch Belçika'daki Almanca dilini konuşan topluluğun durumunu sundu. Paasch sözlerine devamla, anılan topluluğun esasen toplam ahalinin % 1'nden daha az bir kısmını teşkil etmesine rağmen, Almanca konuşan bu toplumun ihtiyaçlarına uygun tedbirler alabilmelerini mümkün kılan kendi bölge ve otonomiye sahip olduğuna işaret etti. Bu nedenle anılan topluluk halen beş Belçika bölgesi içinde olumlu bir bütçeye ve çok düşük seviyedeki bir işsizlik oranına sahip tek bölgedir. Başbakan konuşmasında, bu örneğin, küçük toplulukların kendi kendilerini idare etmesinin kimseye zarar vermeyeceğine dair bir kanıt teşkil ettiğini belirtmiş oldu..
AdR üyesi ve de Avusturya'daki Sloven azınlığın ana yurdu Kärnten'in Eyalet Yüzbaşısı Peter Kaiser ise, konuya daha ziyade felsefi açıdan yaklaşarak şöyle dedi: Her insan bir çok kimliği oluşturan görüşlere bağlı olarak kendisinde bir kaç ana yurt aidiyetini hissedebilir. Bu nedenle bizler bu kimlikleri güçlendirmek zorundayız. Zira azınlıklar kendilerini kendi bölgelerinde, kendi devletlerinde ve Avrupa'da evlerindeymiş gibi hissetmek mecburiyetindedirler''.
Schleswig-Holstein Eyaleti Azınlıklar Sorumlusu Johannes Callsen konuşmasında, azınlıkların toplum için artı bir değer olduğunu, ancak köprü kurucu olarak müessir olabilmek için bir çoğunluğun bu tarz bir köprünün inşaası için temel esası yaratmak mecburiyetinde olduğunu ifade etti ve sözlerine devamla , azınlıkların organize yönden uyum sağlamaları ve de katılım için yasal bir çerçeve yaratmaları bu süreçte oldukça önem arzettiğini belirtti.
Oppeln Voyvoda Ovalıkları Başbakan Yardımcısı Roman Kolek içinde 80.000 Almanın yaşadığı Polonya'nın en küçük bölgesinin sunumunu yaparak, anılan bölgenin önümüzdeki yıl için azınlıklar programı ile ilgili planını tanıttı ve ulusal retoriğin geçtiğimiz son iki yılda durumu vahimleştirdiğini ve kendi kendine idare etme rolünün merkezileşme nedeniyle azaldığını ifade etti.
Sloven azınlıklar ve yurtdışında yaşayan Slovenler bakan yardımcısı Aleksandra Pivec '' İmtiyazların Güncelleştirilmesi'' başlıklı son panelde Slovenlerin Yurtdışı Büro'sunu tanıttı. Anılan kurum, komşu ülkelerde ve Dünyanın diğer kısımlarında yaşayan Slovenlerle daimi temas halinde olup, bu toplulukları da finanse etmektedir.Bu kurum sınır ötesi işbirliğini kolylaştırmak ve genç insanları kapsamına almak için özel projeleri geliştirme ödevini yürütmektedir.
Avrupa Parlamento üyesi Gyula Winkler Minority SafePack Initiative adlı halk girişimi başarısnı takiben ''Bizler Avrupa Parlamentosu ile AB Kurumlarının, FUEN'in azınlık sorunlarındaki resmi danışmanlık rolünün tanınmasını garanti altına almak zorundayız. Biz aynı zamanda Avrupa Komisyonu'nun AB-Finansman programlarını geliştirmek suretiyle, azınlıkların kültür, eğitim, dil ihtiyacı ve bölgesel gelişimlerini desteklemesini, kimliğini muhafaza etmesini, ve de ana yurtlarındaki önceden görülebilen geleceklerini bir dahaki nesiller için de yaratabilmesini beklemekteyiz. Romanya'lı Macar politikacı konuşmasına devamla, İçersinde bir dil ve bilgi ağının kurulması gerekli olan bölgelerde bu ağın kurulmasını teminen FUEN ve azınlık organizasyonlarına yardım sağlayacak bir yardım programının mevcut olması muhakkak ki çok faydalı olurdu tavsiyesinde bulundu.
Domowina Başkanı David Statnik Almanya'daki Sırpların tanıtımını yaparak, her bölgenin farklı farklı şekillendiğini ve azınlıkların önünde oluşan çeşitli sorunlar için sihirli bir şurup ya da evrensel bir tedavinin olmadığına işaret etti.
Azınlık Sorunları Avrupa Merkez Direktörü Tove H.Malloy ise önemli AB fonlarının hemen hepsinde azınlıklarla ilgili olarak tamamen eksiklik mevcut olduğuna ve azınlıkların kültür ve dillerinin muhazasının öncelikle tanımlanmadığına işaret etti. ECMI araştırmalarının gösterdiği gibi. azınlıklar bölgeleşme ve genel anlamdaki gelişmeye katkıda bulunmaktadırlar diyen H.Malloy devamla, AB Politikalarının azınlıkları aktif iş birlikçileri ve katılımcılar olarak tanımak ve azınlık faktörü de dahil olmak üzere bölgelerin tanımlanmasını yeniden düzenlemek zorunda olduğunu ifade etti.
Bölgeler Komisyonu Başkanı Karl-Heinz Lambertz konferans sırasında FUEN Başkanı Lorant Vincze tarafından, MSPI Halk Komitesi üyesi olması nedeniyle, FUEN'in ve de MSPI girişiminin büyük destekçisi olarak tanıtıldı
AdR Başkanı dinleyicilere yaptığı açıklamada, kendisine iki ulusal delegasyon tarafından bu etkinliği yapmamasının rica edildiğini ifade etti. Buna karşılık cevabında ise, burada müzakere edilenin AdR'in resmi pozisyonu olmadığını, ancak FUEN'in inandırıcı özellikte bir partner olarak, başkanlığı süresince bir diyaloğa başlanmasında daima hazır bulunacağını belirttiğini söyledi.
Bay Lambertz AdR içersinde sınır bölgeleri ve bölgelerdeki azınlık temsilcileri için bölgeler arası bir grubun vücude getirilmesini önerdi ve AdR'e, Minority SafePach Initiative adlı halk girişimini destekleme kararı almasını teklif etti.
Bölgeler Komitesi Başkanına göre azınlık haklarının, hali hazırda AB ve UNO kurumları içinde sahip olduğumuz genel politikalarla bağlantılı olması gerekir: Bunlar fazla dillilik, bölgesel birliktelik, insan hakları, kültürel miras ve dış politika gibi unsurlardır.