- Basın Bildirileri
FUEN'in 70. yıldönümü kongresinin Cuma günkü ilk açık oturumunun odak noktasını Slovakya'daki macar azınlık belirledi.
Forum Minority Research adlı Slovakya Etnik Azınlıklar Araştırma Enstitüsü mensubu Attila Simon Slovakya'daki macar topluluğunun kısa bir tarihçesini özetledi. Adıgeçen geçtiğimiz yüz yıl içinde macarlara ait % 25 tutarındaki nüfus oranının %8'e düştüğünün altını çizerek, bu oranın şu an için 450.000 kişiye tekabül ettiğini belirtti. Bay Simon, maruz kalınan tüm zorluklar göze alındığında bu sayının, topluluğun gücünü ve topluluk olarak hayatta kalabilme isteğini ortaya koyduğuna işaret etti.
Ungarische NGO Roundtable adlı Macar Yuvarlak Masa Sivil Toplum Kuruluşu'na mensup Geza Tokar macarların sivil toplum işlev tarzını sundu. Buradaki sivil toplum yapısının slovak sivil toplumuna paralel şekilde tesis edildiğini ve bunu yaparken eğitim ve de kültürün öne çıkan önemli noktalar olduğunu dile getirdi. Tokar, azınlık organizasyonlarının bazı kişilerin arzu ettiği gibi standarta uygun geniş kapsamlı olamamaları nedeniyle, karşılaştıkları ana sorunlar olarak, siyasi temsilcilerle, yaşlanan toplumla ve de bağlantı ile köprü kurma arasındaki çelişkili ilişki konusunda yapılacak işbirliğine giden yolun sayılabileceğini ifade etti.
Öz yönetime haiz Trnava Bölgesi Başkan Yardımcısı Jozsef Berenyi, bir hedefe ulaşma noktasından harekete geçmiş olan macarların siyasi sunumunu yaptı.: Topluluğun Hayatta Kalması. Kamu İdaresinin yeni bölge sınırlarını, macar ahalisinin hiç bir beldede % 25'in üstüne çıkamayacak şekilde tertiplemesi nedeniyle topluluğu zor bir durumda bırakmıştır. Topluluğun siyasi liderleri yeni bir bölgesel yapının oluşturularak, böylece çoğunluğunu macar ahalisinin teşkil ettiği, Tuna Nehri boyunca uzanan yeni bir eyaletin kurulmasını talep etmektedirler.
Beate Kiss ise macar topluluğunun eğitim alanında maruz kaldığı problemleri özetlemiştir. Bunlar arasında topluluğun spesifik ihtiyaçlarına uygunluk sağlamayan öğrenim planı ve merkezi finansmanı yer almaktadır. Slovak dilinin ana dili olarak okutulması mecburiyeti ile küçük azınlık okullarının yetersiz ölçüdeki finansmanı ise diğer sorunlar olarak tezahür etmektedir.
Attila Dobis Minority SafePack adlı girişimi tamamlayıcı mahiyet arzeden Ulusal Bölgeler Avrupa Halk Girişimi'nin sunumunu yaparak, FUEN üye organizasyonlarından imza toplanması sırasında destek istemiştir.
İkinci açık oturumda program moderatörü Kovacs Balazs, Macaristan Üst Düzey Araştırmalar Meslek Yüksek Okulu Hukuk Uzmanları Horony Akos ve Ondrej Pöss, KDV Başkanıi Jozsef Menyhart, MKP Başkanı, Forum Minority Research Enstitüsü Eksperi Orosz Örs ve MKP'den Tarnok Balazs ile azınlık yasaları mevzuatı ile Slovakya'daki uygulanması ve geliştirilme imkanları hakkında görüşmüştür.
Akos Horony Slovak Anayasası'nın azınlıkları topluluk şeklinde değil, bireysel bir temel olarak tanıdığını söyledi. Esasen azınlıkların korunması doğrultusunda yasaların mevcut olmasına rağmen,bu yasaların resmi makamlar tarafından uygulanmadığı haller bulunmaktadır. Slovakya, ülkedeki yasal yönergelerin Bölgesel ve Azınlık Dilleri Avrupa Şartnamesi'yle ö örtüşmesine ihtiyaç duymadığını, bir azınlık üniversitesine gerek duyulmadığını ve macar dilinin resmi dil olarak tanınmasının gerekli olmadığını bir kararla hükme bağlamıştır. Adıgeçenin fikrine göre, Slovakya'daki her iki topluluğun kültürlerindeki benzerlikten dolayı macar dili slovaklar ve macarlar arasındaki tek fark olarak tezahür ettiği için, bu dilin itibarının arttırılması gerekmektedir. Horony açıklamasında, macarlara ana dillerini öğrenme ve kullanmada yeterli imkan verilmediği takdirde, asimilasyonun gerçek bir tehdit oluşturacağını ifade etti.
Jozsef Menyhart azınlık dillerinin itibarının Slovakya'da resmi dile nazaran daha az olduğunu ifade etti ve ''Dilin itibarı sorusundan kaçamayız. Dillerin prestiji değişmektedir ve bizler macarların dillerine nasıl baktığına veya slovak dilini nasıl gördüklerine bakmalıyız'' şeklinde konuştu.
Orosz Örs ebeveynlerin, çocuklarına okul seçerken hangi görüşleri göz önünde bulundurduklarına değindi ve ''Bazı ebeveynler çocuklarını slovak diliyle öğrenim yapan okullara kaydettirerek, slovak dilini öğrenmeleri sayesinde hayatta daha başarılı olma imkanına sahip olacaklarını düşünmektedirler. Bu sorundan kurtulabilmek için azınlığa mensup üniversite öğrencilerine verilen slovakça dil dersinin metodunda değişiklik yapılması zorunludur: Çocuklar bunu ikinci dil olarak öğrenmelidirler'' şeklinde konuştu.
Bay Pöss Slovakya'daki Karpat Almanlarına mahsus çok az okul bulunduğuna ve öğrencilerin ana dilinde yazılmış tüm malzemeleri bulamadığına işaret ederek, bu durumun toplum için büyük bir sorun olduğunu belirterek; ''İngilizce her kes tarafından konuşulmak zorundadır ama ümidim Almanca dilinin ve toplumumuzun Slovakya'da parlak bir geleceği vardır'' dedi.
Tarnok Alazs Slovakya'nın uluslararası görevlerini yerine getirme zorunluğunda olduğu görüşündedir. Bölgesel veya Azınlık Dilleri Avrupa Şartnamesi ve Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Konvensiyonu gibi dökümanlar kabullenilmeli ve uluslararası beklentilere uygunluk sağlamalıdır. Bay Tarnok devamla, azınlık haklarının Slovakya'da uygulanmasının bir problem olduğunu, ancak diğer AB üye ülkelerinde de çifte standartın var olduğunu ifade etti.
Panel katılımcıları, azınlıkların korunması doğrultusundaki girişimin uygun ve orijinal şekilde idrak edilebilmesi için yeni bir imaja sahip olması gerekli olduğu noktasında uzlaştılar. Bunun için küçük fakat tutarlı adımların aşağılanmaması gerektiğinde ve karamsar bir düşünce tarzından olumlu örneklere geçmeye büyük ihtiyaç duyulduğu noktasında fikir birliği sağladılar.